Ciconia ciconia

  1. Anasayfa
  2. Ciconia ciconia

Ciconia ciconia

Ardea Ciconia Linnaeus, 1758

Polytypic

Nominate ciconia (Linnaeus, 1758), Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu. Extralimital: asiatica Severtzov, 1872, Orta Asya; boyciana Swinhoe, 1873, Güney Asya.


En eski leylek benzeri kuş Palaeoephispiorhychus'tur .

Mısır'da Oligosen devrinden (33-23,8 milyon yıl önce) kalma kafatası ve mandibullardan ortaya çıkarılmıştır.

Leylek (Ciconia ciconia) kendi adıyla anılan Leylekgiller (Ciconiidae) ailesi içerisinde yer almaktadır.

Bu aile büyük, geniş kanatlı, sulakalan çevresinde ve karada yaşayan kuşlardan oluşmaktadır. Leylek ailesi 19 tür ve 3 gruba ayrılır.

Leylek, ikinci grup olan Tipik Leylek grubunda yer almaktadır.

Ülkemizde 2 tür leylek yaşamaktadır: Leylek ve Kara Leylek (Ciconia nigra).

Ayrıca Sarıgagalı Leylek (Mycteria ibis) de rastlantısal olarak görülebilir.

Büyük bir sulakalan kuşudur.

Tüylerinin geneli beyaz, uçuş tüyleri siyahtır.

Uzun kırmızı bir gagası ve ayakları vardır.

Uzun bir boyuna ve kısa bir kuyruğa sahiptir.

Uçarken boynunu düz tutar.

Sessizdir.


Yavru leylek, erişkine benzer fakat gagası ve ayakları siyahtır.

Gaga ve ayaklar bir yıl içerisinde siyahtan kademeli olarak kırmızıya döner.

Ayrıca erişkinin siyah uçma tüyleri, yavruda kahverengiye yakın renktedir.

Sazlık ve sulak alanları beslenmek amacıyla kullanırken, tarımsal araziler ve sulak alan yakınındaki yerleşim yerleri, çatı, baca, direk ve ağaçlarda yuva yapar.

Yuva malzemesi olarak çöp, dal, toprak ve kağıt kullanır.

Leylekler yaşamak için açık veya yarı açık arazileri tercih ederler ve genellikle insanların yerleşim yerlerinin yakınlarına kurarlar.

En çok binaların çatılarına, bacalarına, ağaçlara, elektrik hattı direklerine, bazen de cami kubbelerine, yıkık duvarlarına, kule tepelerine ve kayaların üzerine yuva yapar.

Çok nadir olarak, bir su birikintisi ortasında bulunan korunaklı küçük bir adacığa yuvalarlar.

Leylekler eskiden yeryüzünün büyük ormanlık alanlarla kaplı olduğu zamanlarda, ormanlık alanların kıyılarında, göl, dere ve vadi yakınları gibi açık alanlarda yaşarlardı.

Alanların azalması ile leylekler konaklayacak açık alanlar aramaya başladılar ve bazen insanların yerleşim yerlerine yakın yalnız bir ağaçta, bazen de çatıların üstünde sap ve sazdan yapılmış, üremek için uygun yuva yerleri keşfettiler.


Leylek, Avrupa, Asya`nın bir bölümü ve Kuzey Afrika`da yayılış gösterir.

Britanya, İskandinavya, Rusya`nın kuzey kısmı dışında tüm Avrupa`da;

Türkiye`de, Cezayir ve Tunus`un kuzeyinde, Irak`ın orta bölümünde ve

Ermenistan`da da görülür.

Araştırmalar leyleğin Avrupa ülkelerinin çoğunda hızla azaldığını ortaya koymaktadır. Günümüzde Hollanda ve Danimarka gibi oldukça kuzey kesimlerde ve Almanya ile Rusya'dan Asya'ya kadar uzanan topraklarda yaygındır.

İngiltere'de düzensiz bir şekilde rastlanmakta, İsveç'te' ise artık görülmemektedir.

Güneye doğru, İspanya ve Portekiz;, Kuzey Afrika ve güneydoğu Avrupa'da ve hatta daha doğuda üreyen bu leyleğe İtalya'da pek rastlanmaz.

Leyleğin ürediği yerler Orta ve Doğu Avrupa, Batı Avrupa'nın bir kısmı, Balkan Yarımadası, Pireneler, Kuzey Afrika, Anadolu, Ermenistan, Azerbeycan, Doğu Irak ve İran'ı kapsar.

Bunun yanında bazı leylekler de Güney Afrika'da ürer ve orada göç etmeyen küçük bir popülasyon oluşturur.

Ülkemizde Doğu ve Batı Karadeniz kıyı şeridi dışında hemen her yerde ürediği bilinmektedir. Her yıl aynı köy, kasaba ya da sulakalan çevresine üremek için gelir.

Leylek ülkemizde Hacıbaba olarak tanınır, tarım zararlılarını yediği için çiftçi dostudur.


Beslenme

Leylek çok çeşitli hayvan türleriyle beslenebilir. Bunlardan bazıları şunlardır :

- Omurgasızlar (Solucan, sülük, salyangoz, sucul kabuklu canlılar, böcek, çekirge, meyve ve kurtçuklar vb.)

- Balıklar

- Hem suda hem karada yaşayanlar (Kurbağa, semender)

- Sürüngenler (Kertenkele, yılan)

- Diğer bazı memeliler (Fare, sıçan, tarla faresi, bazen köstebek, kır faresi, nadiren yavru tavşan)

- Kuş yumurtaları (nadiren)


Leyleklerin temel beslenme alanları sulakalanlardır.

Yiyecek bulmak için çayırlar, sığ su birikintileri, lagünler, göl ve akarsu kenarlarına ihtiyaç duyarlar.

O yıl kurak geçse de, bu alanlar bütün yıl boyunca besin barındırır.

YAzın kurak geçtiği zamanlarda daha çok tarım arazilerinde beslenirler.

Saban sürme, hasat biçme gibi tarımsal faaliyetlerin yapıldığı dönemlerde belirgin hale gelen çekirge sürüleri leylekleri cezbeder.

İber Yarımadası, Balkanlar ve Anadolu'da yaşayan leylekler bunun dışında bozkırlar, pirinç tarlaları gibi alanları da beslenme alanı oalrak kullanırlar.

Leyleklerin beslenme alanları çok çeşitli canlı türlerini barındırır. Sürüngenler, kurbağaalr, balıklar, yılanlar, böcekler, çok çeşitli kuş türleri ve bitkiler bu alanlarda bulunur.

Besin kaynaklarından bir türün doğal artış göstermesi durumunda, kuşlar bu duruma hemen ayak uydururlar ve yeni, kolay avlarına yönelirler.

Örneğin farenin bol olduğu yıllarda bu canlılar leyleklerin ana besin kaynağını oluşturur.

Leylek avını yakalarken en çok görme duyusuna ihtiyaç duyar.

Bu nedenle avını bulmasını güçleştirecek yoğun bitki örtüsünün olduğu alanları tercih etmez. Beslenirken otlaktaki suyun kenarında veya bir kemirgenin yuvasının başında hareketsiz, gagası avına yönelmiş şekilde durarak bekler.

Yumurtadan yeni çıkan yavrular ilk günlerinde genellikle solucan ile beslenirler.

Yavrunun düzgün beslenebilmesi için, uygun kalori miktarında farklı besinlere ihtiyacı vardır.

Bu yüzden yetişkin leylekler yavruları için günde 10 saatten fazla süre ile besin arayabilirler.

4 tane yavru büyütmek zorunda olan leylek çiftinin yavrularına 3 kg.yiyecek sağlaması gerekir.

Leylek genelde besin bulmak için yuvasından 500m. uzağa kadar gider,

ancak Almanya'da yapılan araştırmaya göre besin bulamadığı zaman yuvadan 10km.uzağa kadar gidebilir.

Leylek, etle beslenen diğer bazı kuş türleri gibi, yenilen besinlerin hazmedilmeyen bölümlerini kusarak vücudundan dışarı atar.

Kustukları artıklar oval veya küresel biçimdedir ve kemik, tırnak, kıkırdak,

bazı kabuk parçaları gibi sert maddeleri veya kıl, tüy gibi yumuşak materyalleri içerir.

Bu kusma işlemine pelet çıkarma denir.


Biyolojisi

Genellikle üreme alanına ilk gelenler erkek bireylerdir ve yaklaşık bir hafta içerisinde de dişi bireyler gelir.

İlk gelen bireyler, üreme ve beslenme açısından en uygun yuvalara yerleşir.

Bazen leylekler bir önceki yılın yuvalarını kullanmaya devam ederler, yuvalarını onarırlar veya büyütürler.

Eğer gelen leylek kendisi için boş ve yeni yuva bulamazsa yeni bir yuva yapmaya başlar.

Yeni yuva 8 gün çerisinde yapılabilir.

Yuvaların dış kısmı ağaç dalları ve çalılardan oluşur.

İç kısmında ise ot demetleri, saman, poşet, bez parçaları, toprak ve kağıt gibi malzemeler kullanılır.

Yuva malzemesi olarak kullanılan naylon poşet parçaları yumurtadan çıkan yavrular için tehlikelidir.

Leyleklerin yuvalarını her yıl onarıp, büyüterek yıllarca kullanması sonucunda yuva çok büyük ağırlığa ulaşır.

Ortalama 500kg olan leylek yuvalarının ağırlığı bazen 2 ton olabilir.

Yuvanın yüksekliği ortalama 50-150 cm arasında değişmekle birlikte bazen 4m' ye ulaşabilir. Leylek yuvaları küçük kuşların da işine yarar çünkü onlar da dallar arasındaki boşluklara kendi yuvalarını yaparlar.

Leyleklerin alt komşuları arasında en sık rastlanan ev serçeleridir.

Bazen bir düzineden fazla serçe leylek yuvasının alt dallarına yuva yapabilir.

Türkiye'deki leylek yuvaları genellikle birbirinden ayrı veya küçük gruplar halinde kümelenmiş olarak bulunur.

10-20 yuvadan oluşan koloni şeklindeki yuvalara yeterli besinin bulunduğu geniş açıklık arazilerde rastlanır.

Bazen de çok dar bir alanda, örneğin elektrik nakil hattındaki direklerde veya geniş bir ağacın dallarında merdiven basamakları şeklinde yuva yapabilirler.


Üreme dönemi Türkiye'de çoğunlukla Mart ayının sonunda başlar.

Dişiler genelde her iki günde bir yumurta bırakırlar ve 2 ile 5 arasında yumurta yaparlar. Kuluçka dönemi 33-34 gün sürer. Anne baba kuluçkaya ortaklaşa yatarlar.

İlk yumurta yapıldıktan sonra kuluçkaya yatarlar.

Bu sebeple civcivler aynı anda yumurtadan çıkmazlar.

Yumurtadan ilk çıkan yavru genellikle kendisinden sonra yumurtadan çıkan çıkan kardeşlerinden daha büyük ve güçlü olur.

Ebeveynler yaşayamayacak kadar güçsüz ve hasta yavruları yuvadan atabilirler.

Yavrular yumurtadan çıktıklarında kendi vücut ısılarını koruyamayacak durumdadır.

Ayrıca hareket yetenekleri de yoktur, çünkü ayaklarının üzerinde duramazlar.

Bu nedenle yuvada geçirdikleri süre boyunca, koruma ve beslenme açısından anne ve babalarına bağımlıdırlar.

Yavruların uçana kadar geçirdikleri süre 58-64 gündür.

Ebeveynler yavrularını yuvanın zeminine kusarak beslerler.

Soğuk havalarda üzerine yatarak, sıcak havalarda da üzerine gölge yaparak yavruların vücut ısılarını korumaya çalışırlar.

Leylek düşük sıcaklıklarda yaşamaya uyum sağlamıştır ve yaklaşık 4 haftaya kadar bu duruma uyum sağlayabilir.

Düşük sıcaklık leyleği doğrudan etkilemese de, besin kaynağında azalma olduğu için olumsuz etkiler.

Leylek 20-30 yıl kadar yaşayabilir.

Bilinen en yaşlı leylek halkalama çalışmalarından elde edilen bilgilere göre 39 sene yaşamış. Yavrular genellikle 3-4 yaşında ergenliğe ulaşır.

Dolayısıyle ilk ergenliğe eriştiklerinde, üremek amacıyla kuzeydeki üreme alanlarına geri gelirler.

Ancak nadiren 2 yaşında da üreyebilirler ve ülkemize geri gelebilirler.

1 ve 2 yaşındaki leyleklerin büyük çoğunluğu üreme çağına gelene kadar kışlama alanlarında kalır, bunlardan bazıları Afrika'nın kuzeyine veya Anadolu'nun güney kıyılarına gelebilir. Erişkin leylekler sonbahar göçü ile ülkemizden ayrıldıktan sonra Afrika'ya giderler.

Kışlama dönemi içinde besin yoğunluğundaki farklılığa bağlı olarak Afrika'nın ortası ve güneyi arasında yer değiştirebilirler.

Kış döneminde Afrika'daki iklim şartları leyleklerin yıl içindeki göç hareketlerini etkiler. Örneğin kışın uzun sürmesi ile leyleklerin kışladıkalrı alanlardan ülkemize gelmeleri gecikebilir.

Geç gelen bahar ile birlikte kuluçka dönemi de gecikir.

Bu durumda yumurtanın içindeki yavru gelişemez ve yumurtadan çıkamayabilir, çıksa da uçaak büyüklüğe gelemez.

Bunun sonucunda o yıl üreme gerçekleşemeyebilir.

Çünkü yumurtadan çıktıkları dönemde besin artık baharın erken geldiği dönemlerdeki kadar bol değildir.

Uzun süren kuraklık sonucunda besin miktarlarının azalması sonucu yavru ölümlerine sık sık rastlanır.

Ayrıca uygun miktarda ve özellikte besin bulunsa bile, yavrular yumurtadan geç çıktıkları için, Ağustos ayında göçe hazır hale gelemeyebilirler.

Bunun yanı sıra yaz aylarında aşırı yağan yağmur, yavruların zarar görmesine hatta ölümlerine sebep olabilir.

Yavrular vücut ısılarını kaybederler, beslenemezler ve ne yazık ki yuvalarından uçamadan ölürler.

Uygun iklim şartlarında ve ılıman geçen yaz aylarında besin kaynakları bol olur ve bu durum leyleklerin başarılı bir kuluçka dönemi geçirmelerini sağlar.

Farklı üreme alanları arasındaki uzaklık ve iklim farklılığı leyleğin kuluçkaya yatma, yavruların yumurtada çıkma zamanı ve göç döneminin farklı olmasına neden olur.

Bu farklılık 1 veya 2 hafta olabiliyor.

Ancak Güney Afrika'da Ekim ve Kasım aylarında göç etmeyip üreyen leylekler bulunuyor ve bu leylekler yavrularını kışın büyütüyorlar.

Ancak yavrular uçmayı öğrenince, Ocak ayı içerisinde yani Türkiye'de üreyen leyleklerin göçe başladığı zaman yuvadan ayrılıp Afrika kıtasının daha güneyine iniyorlar.

Bazen İber Yarımadası'nda bulunan leylekler kışı geçirmek için göç etmeyebilirler.

Ilıman kış mevsimlerinde Avrupa'nın kuzeyinde üreyen leylekler de kışı Avrupa ve Türkiye'nin güneyinde geçireblirler.

Örneğin 80'lerin sonundan itibaren her yıl artan sayıda leylek Avrupa'nın kuzeyinde üredikten sonra, batı Avrupa'da Fransa ve İspanya'da kışı geçiriyor ve Afrika'ya dönmüyor.

Fransa ve İspanya'da üreyen leyleklerin bir kısmı da, göç etmeyerek üredikleri ülkelerde kışı geçiriyor.

Bunun temel nedeni açık çöplüklerin ve kışın sulak alanların yeterli besini bulundurması, üreme bölgelerinde daha ılıman geçmeye başlyan kışlar ve Afrika'da kışlama alanlarında küresel ısınmadan kaynaklı, besin açısından çok elverişli olmayan iklimdir.

Böylece leylekler göç mesafelerini kısaltmakta ya da hiç göç etmemekte ve getirdiği riskleri yaşamamaktadır.


LEYLEK YAVRUSUNUN GELİŞİMİ :

Yumurtadan yeni çıkış : 60 gr.kadardır. Kısa, ince, grimsi-pembe renkte ayaklara ve kısa siyah gagaya sahiptir.

1.hafta : Sadece hav tüyleri vardır. Ebeveynlerin biri sürekli yuvadadır ve yavruların vücut sıcaklıklarını korumaları için üzerlerine yatar.

10 güne kadar saatte bi yavrularını besler.

2.hafta : 12 günden sonra ebeveynlerin gagasından besin almaya çalışır.

Ebeveynlerden biri süreki yuvada yavruların üzerini örter. 2 saatte bir yavrularını besler.

3.hafta : Yuva dışına dışkılama ve kanat çırpma hareketleri görülür. Yavru 1,5 kg kadardır. Ebeveynlerden biri sürekli yuvadadır.

4.hafta : 22.günden sonra ayakları üzerinde durmaya çalışır.

Yuvada yavrular yalnız bırakılabilir durumdadır.

5.hafta : Kanat çırpmadığı zaman genellikle yuvada ayakları üzerinde durmaya çalışır.

6.hafta : En fazla ağırlığa bu haftada ulaşırlar. Tüyler neredeyse tamamen büyümüştür.

Uçuş egzersizleri hantal ve sakardır. Besin isteme davranışı gösterirler.

Kanatlarını yarım açar ve hareket ettirir. Bu sırada miyavlamaya benzer bir ses çıkarabilir.

7.hafta : Sıklıkla uçuş egzersizleri yapar. Yetişkin bir kuşun büyüklüğüne ulaşır.

8.hafta : Genellikle Haziran sonu Temmuz ayının ilk yarısı içerisinde yuvadan ilk uçuşları gerçekleşir.

Yavru leyleklerin uçmaya başladıktan sonra kendi yuvaları dışındaki diğer yuvalara da konduğu ve orada farklı ebeveynlerin getirdiği besinlerle de beslendikleri gözlemlenebilir. Genellikle kendinden daha küçük yavrusu olan yuvalara giderler ve o yuvanın ebeveyni tarafından beslenme fırsatı yakalarlar.

Genellikle Ağustos ayında yuvayı terkederler.


Göçü

Kuşbank blogspotta Kerem Ali Boyla'nın kuşbank verilerinden yola çıkarak hazırladığı, Leylek göç, üreme ile ilgili kayıtları mevcut.

http://kusbank.blogspot.com/

Baharın gelmesiyle leylekler, kışı geçirdikleri Afrika'nın çeşitli bölgelerinden Türkiye'ye dönerler.

İlk gelenler yaşça büyük, deneyimli bireylerdir ve Şubat ayının ortası ile Mart ayının başından itibaren Hatay ili üzerinden Türkiye sAğustos ayı geldiğinde leyleklerde içsel bir göç telaşı başlar.

Sıklıkla yerde gruplar halinde hareket ederler ve gökyüzünde süzülerek göçe hazırlanırlar. Ağustos aynının ortasından itibaren sürüler halinde Türkiye'yi terkederler ve kışı geçirecekleri Afrika'ya uçarlar.

Hasta, sakat ve yaşlı olanlar göç edemezler ve yazı geçirdikleri üreme alanlarında kalırlar. Ancak Türkiye'nin birçok yerinde kışın hava koşulları serttir ve kışı sağlam geçirebilmek için göç etmeyen leylekler insanların bakımına ihtiyaç duyarlar.

Nisan ayından itibaren yaşça daha küçük, genç bireylerden oluşan ikinci leylek sürüsü Türkiye'ye gelir ama bunların birçoğu o yl üremez

Türkiye`de yaz göçmenidir.

Leylekler süzülerek göçeden kuşlardır.

Süzülerek uçuş sırasında ''termal'' adı verilen, gündüzleri yerden yükselen sıcak hava kütlelerini kullanırlar.

Böylece süzülerek, göç sırasında kanat çırpmaya oranla 20 kez daha az enerji harcarlar. Termaller kara parçaları üzerinde oluştuğu için, leylekler göçleri sırasında kara parçalarına bağımlıdırlar ve genellikle büyük deniz kütlelerini kanat çırparak geçmekten sakınırlar.

Bu nedenle dar boğazlar üzerinden gündüzleri göç etmeyi tercih ederler.

Türkiye üç kıtanın birleştiği bir noktada yeralaması nedeniyle önemli karalar arası bağlantılara sahiptir ve coğrafik konumu sebebiyle de batı Palearktik Bölge'de bulunan dört kuş yolundan ikisinin üzerindedir.

Dünyadaki leylek nüfusunun büyük çoğunluğunun göç ettiği iki ana göç yolundan biri Türkiye üzerinden geçer.

İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Hatay-Belen geçidi, leyleklerin Türkiye üzerinden göçleri sırasında kullandıkları önemli geçiş bölgeleridir.

Bu nedenle, Türkiye sadece topraklarında üreyen leylekler için değil, aynı zamanda Avrupa'da üreyen leylekler için de önemli bir konuma sahip.

Çünkü Türkiye leyleklerin göç sırasında dinlenmek ve enerji toplamak için ihtiyaç duyduğu sulakalanları ve tarım arazilerini barındırır.

Avrupa ve Asya'da yaşayan leylekler göç güzergahları ve Afrika'da kışladıkları alanalra göre iki gruba ayrılırlar :

Batı Avrupadakiler yani Almanya'dan geçen 11 derece doğu boylamının batısında yuvalayan leylekler, İspanya üzerinden geçerek Cebelitarık Boğazı'ndan batı ve orta Afrika'ya ulaşır.

Bu popülasyona batı popülasyonu denir.

Doğu Avrupa'da 11 derece doğu boylamının doğusunda üreyen leylekler doğrudan güneye yönelirler.

Balkanlar üzerinden, çoğunluğu Bulgaristan'dan Anadolu'ya girer.

İstanbul Boğazı'ndan geçerek, Hatay'a kadar Anadolu üzerinde çapraz bir yol izlerler. Leylekler Hatay ve Trakya arasındaki mesafeyi 3-7 günde alabilirler.

Hatay Belen Geçidi'nde Türkiye topraklarından ayrılırlar.

Sonrasında Ürdün Vadisi, Sina Yarımadası ve Nil Vadisi'ni geçerek, kışı geçirecekleri Doğu ve Güney Afrika'ya ulaşırlar.

Avrupa'da yaşayan az sayıdaki bir grup leylek de Türkiye üzerinden Sicilya ve Malta'ya geçerek, Akdeniz üzerinden Afrika'ya ulaşmayı denerler.

İlkbahar göçünde aynı güzergah ters yönde izlenir ve ilkbahar göçü sonbahar göçüne oranla daha hızlı gerçekleşir.

Bizim leyleklerimiz ise sonbahar göçünde Avrupa'ya göç eden leyleklerle birlikte 4-5 ay Afrika kıtasında kaldıktan sonra, Ocak-Şubat aylarında göç yolculuğuna başlar ve genel olarak Şubat ayının ortası ile Mart ayının başından itibaren Hatay'daki Belen Geçidi'nden geçerek Türkiye'ye varırlar.

İlkbahar göçünün uzunluğu göçe Afrika'nın neresinden başladıklarına, kışın kışlama alanlarındaki iklim koşullarına ve göç güzergahındaki iklimsel koşullara bağlı olarak 3-10 hafta kadar sürebilir.

Kuşlar günde 7-10 saat uçarlar ve genellikle 200-300 km yol katederler.

(Bazen 600 km.yol katedebilirler.)

Sonbahar göçünde ise Avrupa'dan gelen leylekler ile birlikte Ağustos Ayının ortası ile Eylül ayının ortasına kadar olan sürede Türkiye'den ayrılarak Afrika'ya göç ederler.

Yavru leylekler üreme alanlarından daha erken ayrılır, genç bireylerden oluşan sürüler bazen birkaç erişkin bireyle birlikte yola koyulurlar.

Göç sırasında kaz, turna gibi belirli bir düzende değil, dağınık şekilde günboyunca uçarlar.


Popülasyonu

Tüm dünyada yaklaşık 230.000 çift leylek yaşamakta.

Dünyadaki üreyen Leylek populasyonu 20.yüzyıl başından itibaren takip edilmektedir. Avrupa'da ilk Leylek sayımı 1934 yılında yapılmıştır.

1974 yılından itibaren de her on yılda bir düzenli olarak Avrupa çapında sayımlar yapılmaktadır.

2004-2005 yıllarında yapılan son Uluslararası Leylek Sayım sonuçlarına göre Polonya 52.300 çift ile Avrupa'da üreyen en büyük Leylek populasyonuna sahip ülkedir.

Ülkemizin kesin sayı bilinmemekle birlikte tahmini 15.000-35.000 çift leylekle Avrupa'daki en büyük üreyen leylek popülasyonuna sahip ülkelerden biri olabileceği düşünülmektedir.

Türkiye bu sayıma dahil olmadı ancak KAD ve Doğa Derneği işbirliği ile pilot bir çalışma yapıldı ve bu sonuçlar bu çalışmanın organizatörü olan Almanya'daki NABU kuruluşuna iletildi. Türkiye'deki illerin yaklaşık %50'sini kapsayan sayım sonucunda, sayım yapılan bölgelerde toplam 6.195 çift leylek olduğu belirlendi.

Türkiye bu sayı ile 28 ülkenin katıldığı sayım çalışmasında 9.sırada yeraldı.

Ne yazık ki sonuçlar tahminleri doğruladı ve Türkiye'de leylek popülasyonunda bir azalış olduğu ortaya çıktı.

Gözlem formları, yerel halkla yapılan söyleşiler ve kuş gözlemcilerinden edinilen bilgiler leyleğin önceden ürediği bazı alanlara artık gelmediği ya da daha az sayıda geldiğini gösteriyor.

Daha önce herhangi bir sayım yapılmamış olması nedeniyle leylek popülasyonunda ne akdarlık bir azalış olduğu bilinemiyor.


Ağaçların kesilmesi ve sulakalanların genişletilmesi, otlatma ve tarım uygulamaları, Leylek popülasyonunun başlangıçta artmasını sağlamış, fakat tarım uygulamalarının yoğun biçimde yapılması, örneğin otlakların tarıma açılması ve yoğun pestisit, herbisit kullanımı, leyleklerin beslenecekleri alanları ve bu alanlardaki canlı sayısını azalmıştır.


Sanayileşme, sulakalanların drenaj çalışmalarıyla kurutulması ve yerleşim alanlarının sayılarının artması gibi faktörler, özellikle Batı Avrupa'daki üreme alanlarının önemli ölçüde yokolmasına sebep olmuştur.


Yine de, popülasyonunda 10 yıl içerisinde ya da 3 nesil boyunca %30'dan fazla bir azalış görülmemesi ve çok sayıda bulunan, geniş yayılım gösteren bir tür olması sebebiyle Leylek, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste (Red List) kriterlerine göre "Önceliği Düşük Tür (Least Concern-LC)" kategorisinde yer almaktadır.


LEYLEĞİN SORUNLARI

-Leyleklerin beslenme alanlarının azalması veya yok olması

Genel olarak sulakalanların yok olması, yoğun tarım uygulamaları, doğal alanların ve boş arazilerin yok olması gibi nedenlerle beslenme alanları yokolmaktadır.

-Leyleklerin yuvalama alanlarının azalması veya yok olması

Çatı malzemelerinin değişmesi, yaşlı ve kurumuş ağaçların kesilmesi, yuvaların bozulması nedeniyle yuvalama alanları yokolmaktadır.

-Enerji nakil hatlarından kaynaklanan tehlikeler

-Yuvaya taşınan çöplerin dolaşması

-Kimyasal maddelerle zehirlenme

-Avcılık

-Ulaşım araçlarının çarpması


Davranışları

Uzun bir yolu kateden leylek yorgun olur.

Buna rağmen hiç hedefi şaşırmadan eski bacasına yönelir.

Burada, 40 cm.yüksekliğindeki bacada, onun yazlık konutu bulunuyor.

Bitkin düşmüş bir halde gagasını tüylerine gömer.

Tüylerini kabartıp huzur içinde uykuya dalar.

Leylekler baharda geri döner. Önce erkekler gelir.

Onların telaşları var, çünkü geçen yılki yuvalarını bulmaları gerekiyor.

Yuvalarını saman ve otlarla onarıp hızla yenilirler.

Böyle bir leylek yuvası 1,5 m. genişliğinde ve 50 kg ağırlığında olabilir.

İşleri bittiğinde, erkek leylek başını gökyüzüne çevirip dişisinin bir an önce

gelmesini umut etmeye başlar.

Bir hafta sonra dişi leylek de erkek leylek tarafından hazırlanmış olan yuvaya döner

Hemen yerini alır.

Leyleklerin selamlama törenleri çok etkileyicidir.

Evin sahibi, sahibeyi karşılamak için kanatlarını hızla çırpar ve gagasıyla tıkırdar.

Etraflarına aldırmadan çift, düğünlerini yaşamaya başlarlar.

Leylekler erişkinliğe ulaştıklarında ses tellerinin işlevini kaybetmesiyle sessizleşirler ve

temel iletişimlerini gagalarını birbirine çarparak çıkarttıkları ''lak lak'' sesi ile sağlarlar.

Örneğin erkek ve dişi leylek yuvaya geldiklerinde gagalarını birbirine vurarak takırdatırlar.

Bu sırada boyunlarını hızlıca arka atıp, sonra yavaşça öne getirerek birbirlerini selamlarlar.

Leylek üreme sezonu içerisinde yuvaya çok bağlıdır ve yuvasını diğer leyleklerin işgal etmemesi için şiddetle savunur.

Selamlarken sergilediği gaga takırdatma davranışlarının farklı bir çeşidini diğer bireylere karşı yuvasını korurken de sergiler.

Bu davranış sırasında kanatlarını yarım açma kapama hareketi yapar, hatta yuvaya konmak isteyen ısrarcı bireye karşı kanatlarını açarak yuva üzerine eğilir ve böylece yuvayı korur. Yuvaya konan yabancı bir leyleği gagası ve kanatlarıyla iterek kovar.

Ebeveynlerin getirdiği besin yettiği sürece yavrular arasında birbirlerine zarar verecek kadar şiddetli kavgalar görülmez.

Ancak yavrular uzun süre aç kaldıklarında, getirilen besini kapmak için mücadele ederler

ve bunun sonunda en küçük ve güçsüz yavru açlığa mahkum olup ölebilir.

Bunun dışında yavrular yuvada birbirleriyle iyi geçinirler ve hatta birbirlerinin tüylerini temizlerken görülebilirler.

Leylek yuvasını en çok binaların tepelerinde yapar ve ekili topraklardaki küçük yapılı sürüngenlerle ve böceklerle beslenir.

Bu bakımdan insanlara yararı dokunan hayvanlardan sayılır.

Ürkek değildir. Kendisine çok fazla yaklaşılmadıkça, insandan kaçmaz.

Bu durum, bu türün davranışlarının izlenmesini kolaylaştırır.


Göçü ve davranışları ile ilgili gözlemlerim


İki yıl üst üste (2011 ve 2012) Şubat ayının son günlerinde tek bir bireyin geldiğini gördüm. 2012 yılında ilk bahar göçünde kalabalık sürünün ilk bir arada görülüşü 21 Mart’tı.

Dönüşleri de benzer bir biçimde Temmuz ayının son günlerinde küçük gruplar halinde izleniyor. Asıl büyük gruplar halinde göç ettikleri bu yılki kaydım ise Ağustos ayının 8’ine rastlıyor. Genellikle deniz üzerinde aslında deniz ve karanın birleştiği noktada dönerek gökyüzüne yükseliyorlar.


Büyük gruplar göç yolunda iken hemen her yıl belli noktalarda dinlenme gerçekleştiriyorlar. Bulunduğumuz coğrafyada Selimpaşa, Ovayenice ve Celaliye arasındaki sazlık alan boyu ve yine Kumburgaz bitiminde Güzelce eski dereboyu dinlenme noktalarını oluşturuyor.


Çanakkale’de Bozcaada yolu üzerinde Taştepe köyünde telefon direği üzerinde yuvası olan yavrularıyla aile hemen her yaz gözlenen bir manzaradır. Yine Keşan Enez yolunda yüksek direkler üzerinde, Çatalca Ormanlı köy meydanında leylek yuvası gözlemledim. Leylek ailelerine yuva olan bu yerlerde çok sayıda küçük kuş da yaşar. Serçeler yuva misafiri olan tipik türlerdir.


Yerel Adlar

Kazım Çapacı`nın sayfasından yerel adlar : Dazla hacı baba, Hecci, Lalek, Legleg, Leylak, Lilek


Leylek kelimesi dilimizde Farsça ve Arapça'da kullanılan ve leyleğin gagasıyla çıkardığı sesi yansıtan ''legleg'' ya da ''leklek'' kelimesinden gelir.

Mevlana'ya göre leylek kuşların şeyhidir.

Ünlü yazar ve şair Ahmet Haşim Franfurt Seyahatnamesi adlı eserinde Osmanlı Dönemi'nde Bursa'da Haffaflar Çarşısı esnafının aylıkla tuttuğu yaşlı bakıcıların her gün sadaka parasıyla işkembe alıp bakıma muhtaç kuşlara dağıttığını yazmış.

Ayrıca yine o dönemde Bursa'da Vakfı-ı Gureba-i Laklakan adında yaşlı ve sakat leyleklerin göç sırasında veya tüm yıl boyunca bakıldığı Garip Leylekler Vakfı bulunmaktaydı.

Bu dönemde dünyanın hemen hemen hiçbir yerinde doğanın korunması ve kuşlar ile ilgili bir örgüt bulunmamasına karşın, Anadolu'da böyle bir kuruluşun bulunması önemlidir.

Anadolu kültüründe leylek nice söylencelere, öykülere, şiirlere ve manilere konu olmuştur. Avrupa kültüründe olduğu gibi Anadolu kültüründe de bebek getirdiğine inanılır.

Leyleğin gelişi baharı müjdeler.

Leyleği havada görenlerin çok gezeceğine inanılır.

Anadolu'da çatısına leylek konan insanlar yakın zamanda evsahibi olacaklarına inanırlar.

Tokat civarında Leylek Gilliği denilen taş ekmeği ilkbahar göçünde hazırlanır ve bereket olsun diye leyleklere atılırmış.

2005 yılından bu yana Bursa’nın Eskikaraağaç Köyü’nde Mayıs ayında Leylek Şenliği düzenlenir.

Şenlik, Leylek Dostu Köyler Projesi kapsamında çok sayıda kuruluşun (Köy Muhtarlığı, üniversitenin kuş gözlem topluluğu, Nilüfer Belediyesi, orman il müdürlüğü, Nilüfer Yerel Gündem 21, Doğa-Der, Foveo Fotoğraf Grubu gibi) katkıları ile gerçekleştirilir.

Şenliğin amacı Bursalıların Uluabat Gölü’nü tanımaları ve göldeki çevre sorunlarını yakından görmelerini sağlamaktır.

3 günlük şenlik boyunca Uluabat Gölü kıyısındaki köylere geziler düzenlenir.

Köy kahvesinde şiir dinletileri, açık hava fotoğraf sergisi, tiyatro gösterileri, belgesel gösterimleri, konser gibi sanatsal etkinliklerin yanı sıra gölde kayık gezisi, köylülerin ve çeşitli kurumların ürünlerinin standlarda satışı, hatıra kart pul ve fotoğraflarının satışı, fener alayı gerçekleşir.

İlk defa, Uludağ Üniversitesi'nde görevli bir bilimadamının yabancı uyruklu eşinin çabaları ile başlatılan Leylek Şenliği'nin organizasyonuna Avrupalı doğa kuruluşları da katkıda bulunmaktadır.


Kaynak: Trakus.org

0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış...

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş yap