Doğa, ışıkla şekillenir. Gündüz ve gece döngüsü, mevsimsel değişimler ve hatta hayvanların davranışları gibi pek çok doğal süreç, ışığın varlığına ya da yokluğuna bağlıdır. Hayvanlar, çevrelerini algılamak ve hayatta kalmak için büyük ölçüde görme duyularına güvenirler. Ancak insan yapımı yapay ışık kaynakları, bu doğal düzeni bozmaya başlamaktadır. Bu yazıda, ışığın doğadaki rolünü ve yapay ışığın yaban hayatı üzerindeki olumsuz etkilerini inceleyeceğiz.
Işık Fiziği ve Görme Mekanizmaları
Işık, elektromanyetik spektrumun bir parçasıdır. Gözle görülebilen ışık aralığı yaklaşık 400-700 nanometre (nm) dalga boyları arasında yer alır. Hayvanlar, türlerine göre farklı dalga boylarına duyarlıdır.
•Arılar ve bazı kuşlar, morötesi (UV) ışığı algılayabilir.
•Kediler ve baykuşlar, düşük ışıkta görebilecek şekilde evrimleşmiştir.
•Derin deniz canlıları, karanlıkta parlayan biyolüminesans ışıklar arayıcılığıyla haberleşirler.
Bu görme mekanizmaları, milyonlarca yıl boyunca doğal ışık döngülerine uyum sağlayarak evrimleşmiştir. Ancak modern toplumun yaydığı yapay ışık, bu doğal düzeni bozmakta ve hayvanların algılama sistemlerini olumsuz etkilemektedir.
Yapay Işıkların Doğaya Etkileri
1. Gececil Hayvanların Davranışları Bozuluyor
Gece aktif olan baykuş, yarasa ve kirpi gibi hayvanlar, karanlığa bağımlıdır. Sokak lambaları, otoyol aydınlatmaları ve şehir ışıkları onların yön bulmasını ve avlanmalarını zorlaştırır. Örneğin, yarasalar bazı bölgelerden tamamen uzaklaşmak zorunda kalabilirler.
2. Deniz Kaplumbağalarının Yönü Şaşar
Yavru deniz kaplumbağaları, yumurtadan çıkar çıkmaz denize gitmek için ay ışığını takip ederler. Ancak otellerin ve şehirlerin sahile vuran yapay ışıkları, onları karaya doğru yönlendirir. Bu durum, ölüm riskini büyük ölçüde artırır.
3. Göç Eden Kuşlar Şaşırıyor
Kuşlar göç sırasında yıldızlar ve ay ışığı gibi doğal kaynakları referans alırlar. Fakat şehir ışıkları, onların yönlerini şaşırmalarına ve çeşitli engellere çarparak ölmelerine yol açar. Özellikle yüksek binaların camlarına çarparak ölen kuş sayısı her yıl milyonları bulur.
4. Bitki ve Böcek Dengesini Etkiliyor
Yapay ışık, bitkilerin fotosentez döngüsünü bozabilir. Ayrıca, gece aktif olan tozlaştırıcı böcekler (örneğin güveler), ışığa yönelerek bitkilerden uzaklaşırlar. Bu durum, ekosistemde zincirleme etkiler yaratabilir.
Neler Yapılabilir?
- Işık kirliliğini azaltmak için şehirlerde "karartma bölgeleri" oluşturulmalıdır.
- Doğal alanlara yakın bölgelerde, yalnızca düşük seviyeli ve sıcak renkli aydınlatmalar tercih edilmelidir.
- Yüksek bina ve sahil bölgelerinde ışık yukarıya doğru değil, yere doğru yönlendirilmelidir.
- Gözlem ve bilimsel çalışmalarla ışığın hangi türleri daha fazla etkilediği belirlenmelidir.
Sonuç
Işık, yaşamın temel kaynaklarından biridir; ancak bilinçsiz kullanımı doğaya zarar verebilir. İnsan eliyle yayılan yapay ışıklar, yaban hayatını görme, yön bulma ve hayatta kalma becerilerini tehdit etmektedir. Doğayı korumak için sadece ormanları değil, karanlığı da korumalıyız.
Araştırma ve Paylaşım
Nisa Betül Yıldırım
İstanbul Üniversitesi
Fizik Bölümü
Kaynakça
- Rich, C., & Longcore, T. (2006). Ecological Consequences of Artificial Night Lighting. Island Press..
- Witherington, B. E., & Bjorndal, K. A. (1991). Influences of artificial lighting on the seaward orientation of hatchling loggerhead turtles. Biological Conservation, 55(2), 139–149.
- Gaston, K. J., Visser, M. E., & Hölker, F. (2015). The biological impacts of artificial light at night: the research challenge. Philosophical Transactions of the Royal Society B, 370(1667), 20140133.
- Spoelstra, K., et al. (2015). Experimental illumination of natural habitat—an experimental set-up to assess the direct and indirect ecological consequences of artificial light of different spectral composition. Philosophical Transactions of the Royal Society B, 370(1667), 2014012
- van Langevelde, F., et al. (2011). Effect of spectral composition of artificial light on the attraction of moths. Biological Conservation, 144(9), 2274–2281.- Longcore, T., & Rich, C. (2004). Ecological light pollution. Frontiers in Ecology and the Environment, 2(4), 191–198.
Fotoğraflar: Pixabay