Ölüyorum ne olur yaşatın beni !

  1. Anasayfa
  2. Ölüyorum ne olur yaşatın beni !

Ölüyorum ne olur yaşatın beni !

Riva deresi


İnternet ortamlarında genelde şu tarz bilgilere rastlamanız mümkün ; Riva Deresi veya diğer adıyla Çayağzı Deresi, Marmara Bölgesi'nin kuzeyinde, Kocaeli Yarımadası'nda bulunan bir akarsudur. Kocaeli ilinin Gebze ilçesine bağlı Tepecik köyü yakınlarından doğarak, İstanbul ili sınırları içine girer. Pendik ve Çekmeköy ilçelerinden geçerek Beykoz ilçesinde Karadeniz'e dökülür. Denizle buluştuğu yerde, kendisiyle aynı adı taşıyan Beykoz'un Çayağzı (eski adıyla Riva) mahallesi bulunmaktadır.

Riva Deresi'nin su toplama havzası 853 km2, uzunluğu 32,2 km'dir. Genişliği 25 metreye ulaşan akarsuyun ortalama derinliği 51 cm'dir. Yıllık toplam taşıdığı su miktarı 236x106 m3/yıl, ortalama debisi 0,63 m3/sn'dir.

Bir de biz anlatalım Riva deresini. Kelimelere güzel sözlerle başlamak o kadar çok isterdim ki ama maalesef. Son zamanlarda yapılaşmanın ve çevre yükü yetmiyormuş gibi açılan yeni inşaat sahalarının da etkisi ile dere artık yükü kaldıramaz hale geldi. Fazla değil 30 sene önce suyu içilebilen derenin artık kokusuna bile dayanılmıyor. Toplu balık ölümleri olmasa zaten kimsenin adından bahsetmesi bile mümkün değil. Bir yol daha var aslında , o ? Anlatayım; Riva eski Riva değil, doğası bir çok yatırımcıyı kendisine çekmekle kalmıyormuş gibi birde çevresel atıkların yükü artık dereyi dayanılmaz hale getirmiş durumda , ee tabi onca para ver, gel kokan bir derenin kenarına yada çevresinde bir villa da kal !

Kimse istemez tabi bunu , farklı farklı düşünceler ve bilimsel açıdan değerlendirilmemiş projeler Riva deresi üstüne çökmüş bir kara bulut gibi, beldeyesi kanal projesi, STK sı temizleme projesi siyasiler için harika bir siyaset malzemesi olarak vs vs ! Peki Riva deresini dinleyen oldu mu ne diyor ?

Ekip olarak bir gün dinlemeye gittik. Sadece sustuk ve dinledik, en başından anlatayım dedi,

İnsanlık tarihinden öncedir buralardayım, onca insanlık kavmi gördüm, bir çok yemek için su oldum bir çok insan için hayat kaynağı, yıllar geçti savaşlar yangınlar felaketler gördüm ama son yıllardır gördüklerim geçmiş tarihim kadar felaket değildi. 

Evet insansınız yaşayacaksınız ama benimde bir yaşattığım dünyam vardı, bana nasıl kıydınız dedi, şaşkın bakışlarımız da , Nasıl ? dediğimizi hisseder gibi anlatmaya devam etti.

İnsanlık modern kent hayatına geçmesi ile şehirler büyüdü yerleşik yaşamlar oluştu, evler çoğaldı insanlar gelmeye devam etti, artık bazı şeyler değişmişti geçmişle alakası yoktu.

Tarım arazileri azalmış, var olan yerlerin toprak kalitesi düşmüş veril almak için onlarca kimyasal kullanılmış ve en önemlisi büyüyen şehrin su ihtiyacı !

1968 yılında Ömerli barajı kuruldu insanlar suya doydu ama ben doyamadım. Siz düşünmediniz bende suyumla kimleri beslediğimi, eskiden tertemiz sularım çılgınlar gibi ama asilce akardı, şimdi ise sadece ,yıllık toplam taşıdığım su miktarı 236x106 m3/yıl, ortalama debim 0,63 m3/sn'dir son kayıtlara göre. Peki bu debi benim yaşamam için yeterli mi ? Size göre evet ama bana göre değil , dedi.

Ben yaşamaya çalışırken siz ölmem için herşeyi yapanlar şimdi yaşamam için uğraşı içinde , çöpünüzü attınız, molozunuzu attınız, evsel, kimyasal kısaca herşeyi akıttınız ve sonra birbirinizi suçlamaya başladınız. Suçlu hepinizsiniz.

Ben de hangi canlılar yaşıyordu biliyor musunuz diye mırıldandı ve utanır bir dille saymaya başladı. neden utandığını anlamadık ama daha sonra sonucu görünce evinde yaşayanları yaşatamayan bir baba bir anne gibi olduğunu anladık.

Bir zamanlar , Alabalık, sazan, yayın, turna ve dahası. Kuşları böcekleri ve diğer canlıları saymadı bile.

Artık neden utandığını anlamıştık.

Beni kurtarmak mi istiyorsunuz diye sordu, tam evet derken konuşmaya başladı.

Benim en çok sıkıntım iki türlü dedi. Yazın hava kışın çevresel yük ! Nasıl ya dedik

Bakın ey insanoğlu dedi ve devam etti

Siz çok pis bir yaşam şekline sahipsiniz. Ne evsel atıklarınızı ne diğer yan atıklarınızın nelere sebep olduğunu bilmiyorsunuz. Evde musluğu açar nereye gider bilmezsiniz, bulaşık , çamaşır kişisel bakım ürünleriniz ile dolan sularınız nereye gidiyor ? Araba egzoz gazlarınızdan çıkan atıklar nereye gidiyor ? Ya deniz yada akarsulara.

Kışın yaşışların artması ile yazın bıraktığınız tüm pislik bizlere akmakta , yazında havanın sıcaklığı suyumun havasını tüketiyor. Şimdi ben nasıl yaşatayım ? Hangisine yetişeyim ? Tüm teknolojik imkanlarınız varken benim elim bile yok, beni besleyen kollarım var ama onu da bahçe kimyasal atıklarınızla kangren ettiniz. 

Beni kurtarmak mı istiyordunuz, lütfen 3 ay boyunca debimin artmasına müsade edin , ama bunda da bir risk var . Biriken kimyasallar , bunların bir anda hızlıca gitmesine izin verirseniz ekosistemin anında çöker bunu asla yapmayın. Her hafta kademeli olarak yapın.

Bana akan ve kollarımı kangren yapan sistemleri kontrol altına alın. 

Evlerinizde akıttığınız o suların bana geldiğini unutmayın.

Düzenli olarak üstümü temizleyin.

Yaz aylarında standart a indirdiğiniz suyumun debisini 1,5 katına çıkarın ve yavrularım evlatlarım suyun yüzeyinde değil dibindeki havayla yaşasın , korkmayın barajlarınız kurumaz.

https://www.facebook.com/RivaTemsilcisi/videos/10152845580848725/?v=10152845580848725

En önemlisi bu hikayemi herkese anlatın , ben bir efsane olmayayım, yaşat beni ey insan oğlu.

Bunları anlatırken aslında tahminlerimiz vardı fakat bu denli olacağını düşünmemiştik.

Şimdi gelelim insanoğluna :

Sorumluluktan kaçmayın, birbirinizi suçlamayın, sorumluluk orada burada diye zaman harcamayın. Gereğini yapın. Unutmayın ki bilimsel bir kurula danışmadan bir projeye kalkmayın.

Foto :Nevit Dilmen 

Türkiye Yaban Hayatı

Katılma Tarihi: 2019-09-04 20:35:05