Her gün kullandığınız ve hayatınızın her alanında yer alan ama ekosisteme en çok zarar veren madde nedir, sorusuna verilen cevap genellikle plastiktir. Karnından kilolarca plastik poşet çıkan balinalar, burnuna plastik pipet takılı kalmış su kaplumbağaları, yuvalarını plastik parçalarıyla yapan kuşlar, renkli plastik parçacıklarını yiyecek zannedip yiyen hayvanlar hepimizi derinden üzüyor ama plastik kirliliğine duyarlı çözümler bulunmamasından kaynaklı gezegenimiz gün geçtikçe daha büyük bir tehlikenin altına giriyor.
Peki nedir bu plastik? Ekosisteme zararlı olduğunu biliyoruz ama plastiği hayatımızdan çıkarmak mümkün müdür? Plastik kirliliğini azaltacak en iyi çözümler nelerdir? Gelin bu soruların cevaplarını yapılan araştırmalara göre bulmaya çalışalım.
Plastik Nedir?
Plastik, doğadaki organik ve inorganik bazı elementlerin oluşturduğu monomer adı verilen moleküllerin belirli bir sıcaklık ve basınç altında, katalizör yardımıyla daha kompleks bir yapıya sahip olan polimerlere dönüştürülmesiyle oluşan maddelerdir.
Kelime olarak plastiğin anlamı, yumuşak ve kolay şekil verilebilendir. Plastiği tanımlarken sıkça kullanılan polimer kelimesi ise birçok parçadan oluşan anlamına gelir. Polimerler kısa zincirli moleküllerin kimyasal olarak kesilip birleştirilmesi ile oluşturulan uzun zincirli moleküllerden oluşur.
Petrol rafinerilerinde kullanılan ham petrolün işlenmesi sonucunda artakalan malzemelerden de elde edilir ve yeryüzündeki petrolün yaklaşık olarak %4'lük bir kısmı plastik üretimi için kullanılmaktadır. Plastik üretiminin ucuz ve kolay olması, dayanıklı ve kolayca biçim verilebilen bir madde olması nedeniyle; mutfak eşyaları olarak (Polietilen-PE, Polimetilmetakrilat-PMMA ), yiyecek ambalajı olarak (Polipropilen-PP), otomobil sanayinde (Akrilonitril bütadien stiren-ABS, Polikarbonat-PC), tekstil ürünü olarak (Polyester-PES) ve başka bir sürü farklı ürün olarak karşımıza çıkar.
Plastiğin Kısaca Tarihçesi
İlk sentetik polimer, yani plastik, 1869 yılında John Wesley Hyatt tarafından bir yarışma için icat edildi. Bu yarışmada fil dişinin alternatifini üretene 10.000 dolar ödül verilecekti. Hyatt bu icadı ile büyük popülerlik kazandı, plastik üretimi ve tüketimi hızla artmaya başladı. 1907 yılında, Leo Baekeland tarafından tamamen sentetik bir plastik olan bakalit üretildi. Tamamen sentetik terimi, malzemenin içinde bulunan hiçbir molekülün doğada doğal olarak bulunamayacağı anlamına gelir. Baekeland'ın bu icadından sonra sürekli gelişmeye devam eden plastik endüstrisi, 2. Dünya Savaşı döneminde artan plastik ihtiyacı ile büyük bir ivme kazandı.
Plastik Kirliliği Nasıl Oluşur?
Okyanuslar, Dünya üzerinde geniş yer kaplar ve çok fazla çeşitlilikteki canlıya ev sahipliği yapar. Diğer canlıların da yaşaması için gereken ekosistemi oluşturur. Dünya yüzeyinin %72'sini kaplayan okyanuslar aynı zamanda Dünya üzerindeki su kaynaklarının %97'den fazlasını oluşturur ve soluduğumuz oksijenin %70'inden fazlasını barındırır.
Plastik kirliliğini en çok denizlerde ve etkilerini de deniz canlılarında görürüz. Fabrika atıkları, şehirlerden nehir ve kanalizasyonlar yoluyla denizlere dökülen atıklar, çöp yığınlarından kurtulup yolunu deniz sularında bulan atıklar, tuvaletlere atılan atıklar, polyester içeren tekstil malzemelerinin yıkanması ile kanalizasyona karışan mikroplastik atıklar denizlerin kirlenmesine sebep olur.
Çok dayanıklı ve esnek bir madde olan plastik doğada bozunmadan çok uzun süre durabilir. Örneğin plastik bir şişe deniz ortamında 450 yıl bozunmadan kalabilir. Zaman içinde çok küçük parçalara ayrılır ama yok olmaz, mikroplastik kirliliği olarak karşımıza çıkar. Büyük plastik parçalarını temizlesek bile mikroplastikler yüzünden denizlerimizi ve karaları plastikten arındırmak mümkün olmayacaktır. Bundan sonraki çözümler daha fazla kirlenmesini engellemek yönünde olmalıdır.
Mikroplastik kirliliğinin en büyük sorumlularından bazıları araba lastikleri ve sentetik tekstillerdir. Araba lastiklerinden dökülen çok küçük plastik parçacıklar ve yıkadığımız sentetik tekstil ürünlerinden çıkan parçacıklar kanalizasyonlar aracılığıyla nehirlere ve denizlere karışır.
Birleşmiş Milletler'in açıkladığı sayılara göre; dünya çapında en az 800 canlı türü okyanus molozlarından etkilenmektedir ve bu molozların %80'e yakını plastikten oluşur. Her yıl üretilen yaklaşık 200 milyon ton plastiğin, 8 milyon tondan fazlası okyanuslara dökülmektedir. Eğer bu hızda devam ederse, 2050 yılında, okyanuslardaki tüm canlılardan daha fazla plastik atık olacağı düşünülmektedir.
Okyanuslardaki Plastik Kirliliği Canlıları Nasıl Etkiliyor?
En son yapılan araştırmalara göre deniz canlılarının sindirim sistemlerinden alınan örnekler ve kan örneklerinden; deniz kaplumbağalarının neredeyse %100’ünde, balinaların %59’unda, deniz ayılarının %36’sında, deniz memelilerinin genelinin %43'ünde, deniz kuşlarının %40’ında plastik izine rastlanmıştır. Her yıl 100.000 deniz memelisi ve kaplumbağası, 1 milyon deniz kuşu plastik kirliliği yüzünden ölmektedir. Okyanus canlılarının ölmelerinin en büyük nedeni plastikleri yemeleridir ama deniz canlıları plastikler yüzünden boğularak, enfeksiyon kaparak ya da dolanıp takılarak da hayatlarını kaybedebilmektedir.