Görsel: Anadolu körfaresi (Nannospalax xanthodon); Halil Mert SOLAK
Bu altfamilya boyutları ve yayılışları sebebi ile iki cinse ayrılmaktadır, Spalax ve Nannospalax. Spalax cinsi altındaki türlerin vücutları Nannospalax cinsi altındaki türlere göre daha büyüktürler. Bu sebeple boyutları daha küçük olan ve kabaca yayılışı daha güneyde kalan türler Nannospalax (nanno:küçük) cinsi altında toplanmıştır. Bu grubun üyeleri gözleri olmayan, kazıcı ve toprak altında yaşayan kemirgen türleridir. Nannospalax cinsi altındaki türler Balkanlar’dan, Anadolu’ya ve Orta Doğu`dan Kuzey Afrika’ya kadar yayılış gösterirken, Spalax cinsinin türleri ise Avrupa ve Rusya’dan Kazakistan’a kadar yayılış göstermektedir.
Ülkemizde halk arasında kösnü ya da kör kösnü olarak adlandırılır. Genelde köstebek (Talpa sp.) ile karıştırılabilir. Köstebeklerden en belirgin farkı kafa yapısıdır, köstebeklerin burunları daha sivri iken körfarelerin kafaları daha yuvarlaktır. Ek olarak, körfareler otçulken köstebekler böcekçildir.
Bizlerin kromozom sayısının 2n=46 olduğunu biliyoruz ve anormal bir durum olmadıkça bu herkes için aynıdır. Fakat bu canlılarda kromozom sayılarında farklılıklar söz konusu. Özellikle Nannospalax cinsi altındaki türlerdeki kromozom sayısındaki farklılıklar sebebi ile bu grubun sınıflandırması oldukça karmaşık ve tartışmalıdır. Örneğin Anadolu körfaresi (Nannospalax xanthodon)’nin 2n=36’dan 2n=60’a kadar çeşitlilik gösteren ortalama 11 farklı kromozomal formu bulunmaktadır. Bu kromozom sayısındaki varyasyona sebep olan sürecin bir kromozomun başka bir kromozoma bağlaması ya da bir kromozomun ikiye ayrılması ve sonucunda canlının toplam kromozom sayısının değişmesi ile sonuçlanan Robertsonyan translokasyonu (Robertsonian translocation) olduğu öngörülmektedir.
Bu grubun üyeleri tamamen kördür, göz bebekleri oldukça körelmiş, küçük ve derinin altındadır. Toprak altındaki yuvaları karmaşık tünellerden ve çeşitli odalardan oluşmaktadır. Toprak altı yuvalarından nadiren çıktıkları için gözlerinin yokluğu bu canlılar için büyük bir zorluk oluşturmaz. Diğer kazıcı kemirgenlerin aksine körfareler toprağı kazmak için ön ayaklarını değil alt ve üst çenelerinin önünde bulunan iri dişlerini kullanmaktadır.
Sınıflandırma ve Yayılış
Bu grubun sınıflandırılması oldukça karmaşık ve tartışmalıdır. Fakat en genel hali ile aşağıdaki gibi verilebilir. Türlerin yayılış haritasını görmek için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz:
Yayılış haritalarını görmek için tıklayınız.
Spalax
*Spalax arenarius: Ukrayna
*Spalax giganteus: Dağıstan, Rusya
*Spalax microphthalmus: Rusya ve Ukrayna
*Spalax uralensis: Kazakistan
*Spalax zemni: Orta Avrupa
*Spalax antiquus: Romanya
*Spalax graecus: Romanya-Ukrayna sınırı
Nannospalax
*Nannospalax xanthodon tür kompleksi: Trakya ve Karadeniz kıyıları hariç kabaca tüm Anadolu’da yayılış göstermektedir.
*Nannospalax leucodon tür kompleksi: Balkanlar ve Trakya’da yayılış göstermektedir.
*Nannospalax ehrenbergi tür kompleksi: Güneydoğu Anadolu, Filistin, İsrail ve Mısır’da yayılış göstermektedir.
*tür kompleksi: Birbirine çok benzeyen, aralarında ayrım yapılması zor olan fakat tek bir tür olarak anlandırılamayacak kadar grup içi varyasyon gösteren canlı grubunu anlatmak için kullanılan terimdir.
Grubun Biyolojisi ve Davranışı
Yuva ve Beslenme: Ormanda ağaç kökleri sebebi ile kazmak zorlaşacağından açık ve düz arazileri tercih ederler. Yapılan çalışmalar sonucunda toprak altı yuvalarında besin deposu, yavru odası, ana yuva gibi farklı odaların bulunduğu bilinmektedir. Genelde rizomlu bitki kökleri, soğanlı ve yumrulu bitki kökleri ve yapraklar ile beslenirler.
Üreme: Toprak altında yaşayan bu canlılar, koloni ya da aile olarak değil yalnız yaşamaktadırlar. Yılda bir kere çiftleşmek için bir araya gelen bireyler, çiftleşme sonrası ayrılırlar. Hamilelik ortalama 30-34 gün sürmektedir. Bir yılda ortalama 2-3 adet yavru doğururlar ve diğer memeliler gibi yavrularını emzirerek beslerler. Yavruların bakımını anne yapmaktadır ve yavrular erginleştikten (ortalama 11 hafta sonra) kendi tünellerini kazıp anneden ayrılırlar.
Davranış: Yalnız yaşamı ve gözlerinin olmaması sebebi ile olacak ki, bu canlılar oldukça agresiftir. Isırıkları oldukça kuvvetlidir ve ciddi zararlar verebilir. Toprak altı tünellerinin aynı bölgedeki diğer bireylerle karışmaması için, farklı bireyler tünellerde birbirlerine yaklaştıklarını hissettiklerinde drumming denilen kafalarını tünelin tavanına vurma davranışı gösterirler. Bu şekilde çevredeki bireyler ile iletişime geçebilirler.
Tarım alanlarına etkisi: Özellikle rizomlu ya da soğanlı bitkilerin ekildiği (patates, soğan, sarımsak, şeker pancarı ve havuç vb.) tarım arazilerine ciddi zararlar vermektedir.
Biyomedikal Çalışmalar: Kansere, Yaşlanmaya ve Düşük Oksijenli (Hipoksik) Ortamlara Dayanıklılık
Yapılan çalışmalarda tıpkı Afrika Çıplak Körfareleri (Heterocephalus) gibi bu grubun üyelerinin de sahip olduğu bazı genler (detaylar için kaynaklara bakabilirsiniz) tarafından üretilen proteinler sayesinde vücutta tümör oluşumunun baskılandığı ve yaşlanmaya dirençli olduğu keşfedilmiştir. Buna ek olarak diğer kemirgenlerin aksine düşük oksijenli ortamlarda strese kapılmayıp metabolizma hızlarını düşürerek görece uzun süreler hayatta kalmayı başarabilmişlerdir. Bu ilginç özellikleri sebebi ile körfareler biyomedikal çalışmaların ilgi odağı olmaktadır.
Düzenleme ve içerik kontrolü: Alexey Yanchukov
Kaynaklar:
- https://en.wikipedia.org/wiki/Spalax
- https://en.wikipedia.org/wiki/Spalacidae
- Arslan A, Kryštufek B, Matur F, Zima J (2016) Review of chromosome races in blind mole rats (Spalax and Nannospalax).Folia Zoologica -Praha- 65(4):249-301
- Çolak (2015) Türkiye Nannospalax'larının (mammalıa: rodentıa) sismik iletişim özelliklerinin incelenmesi. Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi.
- Schmidt vd. (2017) Hypoxia tolerance, longevity and cancer-resistance in the mole rat Spalax – a liver transcriptomics approach. Sci Rep. 2017; 7: 14348. DOI: 10.1038/s41598-017-13905-z
- Sözen (2005). A Biological Investigation on Turkish Spalax Guldenstaedt, 1770 (Mammalia: Rodentia). G.Ü. Fen Bilimleri Dergisi 18(2): 167-181.