İklim Değişikliği, Su Döngüsünü ve Türkiye

  1. Anasayfa
  2. İklim Değişikliği, Su Döngüsünü ve Türkiye

İklim Değişikliği, Su Döngüsünü ve Türkiye


İklim değişikliği, bugün modern dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük faktörlerden ve endişelerden biridir. Karbon emisyonlarından yükselen sıcaklıklara ve eriyen buzullara kadar, iklim değişikliği dünyayı birçok yönden etkiliyor ve ayrıca düşündüğümüzden çok daha geniş kapsamlı çok sayıda yan etkilere sebep olmakta. Bu yan etkilerden biri de su döngüsü üzerindeki etkisidir.

Su Döngüsü Nedir?

Su döngüsü, dünya gezegenindeki tüm suyun sürekli hareketidir. Su miktarı asla değişmez, bunun yerine çeşitli bölgelerde daireler çizer ve hava modelleri ve su akıntıları yoluyla dünyanın her yerine taşınır. Yağmurdan okyanuslarımıza, nehirlere, yeraltı sularına ve buzullara kadar her şey Dünya'nın su döngüsünün bir parçasıdır.

Su döngüsü genellikle, tüm suyun sonunda geçtiği çeşitli aşamalara veya süreçlere ayrılır. Bunlar başlıca şu üçünü içerir: buharlaşma, yoğuşma ve yağış. Bu döngü insanların, bitkilerin ve hayvanların Dünya'daki yaşam ve refah için en güvendiği döngüyü oluşturmaktadır. Su yoksa hayat yoktur.

Su Döngüsü

İklim Değişikliğinin Su Döngüsü Üzerindeki Etkisi

İklim değişikliğinin Dünya'nın su döngüsü üzerinde büyük ve artan bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Karbon emisyonları, tarım ve sanayi, Dünya'daki ortalama sıcaklıktaki genel bir artışa yol açtığı kanıtlanmıştır. Bu ortalama artışın, özellikle buharlaşma ve yağış ve suyun dünya çapındaki hareketi söz konusu olduğunda, su döngüsü üzerinde bazı doğrudan etkileri oluşmuştur.

Buharlaşma

Buharlaşma, suyun (genellikle yeryüzünde gerçekleşen) su buharına dönüşmesi sürecidir. Bu işlem için ısı gereklidir ve sıvı suyun gaz haline gelmesini ve atmosfere yükselmesini sağlar. Dünya genelinde ortalama sıcaklık arttıkça buharlaşma da artmıştır. Buharlaşma ve yağış çok yakından bağlantılı olduğundan, buharlaşmadaki bir artış, dünya çapında doğrudan daha büyük miktarlarda yağışa yol açar.

Nasıl çalışır: Güneşten kurumuş bir su birikintisi düşünürseniz, o su birikintisindeki su, üzerine düşen güneş ışığının sıcaklığıyla buharlaşır. Böylece bu su birikintisi kurur ve içindeki su havadaki su buharına dönüşür. Gün ne kadar sıcak olursa, bu süreç o kadar hızlı gerçekleşir. Daha büyük ölçekte, aynı şey dünyadaki daha önemli su kütlelerinde meydana gelmektedir. Küresel ısınma nedeniyle artan sıcaklıklar ve azalan ozona bağlı olarak, güneşten gelen sıcaklık arttıkça, bu ısı göllere, göletlere ve okyanuslara düşerek suyun çok daha hızlı buharlaşmasına neden olmakta.

Tuz Gölü'nde, daha yüksek sıcaklık kaynaklı kuraklık nedeniyle tarihin en düşük su seviyeleri bugün kendini ciddi derecede göstermektedir. Bu sadece küresel ısınmaya bağlı değildir tabii, yanlış sulama da bu su kaybına neden olmaktadır.

Türkiye’de yıllardır bilinen birçok göl, iklim değişikliğinin neden olduğu artan sıcaklıklar nedeniyle kuruyor veya en azından hacmi her geçen gün kaybediyor. Örneğin, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu. Büyük ve Küçük Göl, Azaplı Gölü, Seki, Kuyucak, Akdoğan, Aygır gölleri de tamamen kuruyan göller arasındadır.

Yağış

Su döngüsüyle çok yakından bağlantılı olduklarından, kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle artan buharlaşma hızı yağışların artmasına neden olmakta. Su sadece daha hızlı buharlaşmakla kalmaz, aynı zamanda atmosfer daha sıcak olduğunda daha fazla nem tutulabilir ve bu nedenle daha fazla yağmur üretebilir.

Dünya yüzeyinden gelen su, gaz halini alıp atmosferde su buharı haline geldikçe yükselir ve bulutları oluşturur. Bulutlar toplandıkça, daha fazla su buharı toplanır. Bulut, su buharı ile çok ağır hale geldiğinde - yani gaz veya atmosferde çok yüksek bir su buharı oranı olduğunda - su, yoğunlaşma adı verilen bir süreçte tekrar sıvıya dönüşmeye başlar ve bulutlardan yağış olarak düşer. (yağmur, kar, sulu kar vb.)

Hatırlayalım, Hindistan'ın dağ kasabası olan Kedarnath, 2013'te bulut patlamaları ve aşırı yağışların neden olduğu ani sel baskınlarıyla harap oldu. İklim değişikliği felaketten baş sorumlu faktörü olarak gösterilmiştir.

Bu yaşanan olaylar, artan buharlaşmayı dengeleyecek gibi görünebilir, ancak aslında öyle değil - en azından doğrudan değil. Yeryüzündeki rüzgar akımları ve hava koşulları nedeniyle, buharlaşan su nadiren aynı yere düşer. Toplar, bulutlar oluşturur ve tekrar düşmeden önce birçok ovaları veya dağ sıralarını geçebilirler.

Bu süreç nedeniyle, dünya son birkaç yılda hava düzenlerinde büyük bir değişim görülmüştür. Bazı bölgelerde aşırı kuraklık yaşanırken, diğerlerinde ise sel baskınları kendilerini daha fazla göstermeye başlamıştır. Esasen, bu buharlaşmanın hızından kaynaklanmaktadır. Su hızla buharlaştığı için daha hızlı yoğunlaşır ve yağar. Bu, aşırı yağmur fırtınalarına ve ani sel koşullarına yol açmaktadır.

İklim Değişikliğinin Neden Olduğu Sel

İklim değişikliği ve su döngüsü üzerindeki etkisi nedeniyle tümü artış gösteren dört ana sel türü vardır. Birincisi, herhangi bir alanda hızlı ve aşırı miktarda su olan ani sel baskınlarıdır.

İkincisi, ani şiddetli yağmurlar şehir drenaj sistemlerini kitlediğinde meydana gelen kentsel sellerdir. Fırtına kanalları ve benzerleri aynı anda yalnızca belirli bir miktarda yağmur suyu alabilir ve şiddetli yağmurlar bazen bu sistemleri aşırı doldurarak büyük şehirlerde su baskınlarına neden olabilir.  9 Eylül 2009 tarihinde Türkiye'nin Marmara Bölgesinde meydana gelen bir sel dizisi oluştu ve bu olay dünyanın çeşitli eyaletlerinde ve şehirlerinde, sokaklarında, metro sistemleri veya büyük park yollarının suyla dolup taşması gibi oluşmuştu.

Üçüncü ve dördüncü türler benzerdir ve nehir kıyısı taşkınları ve kıyı taşkınlarıdır. Her iki durumda da, artan yağış, bir su kütlesinin kıyılarını bastırır ve nehir, göl veya deniz, çevredeki alanlara dökülerek toplu taşkınlara neden olur. Meriç de yaşanan birçok taşkın bunlara örnek sayılabilir.

Aşırı Hava

Son zamanlarda Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketleri birçok vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, onlarcasının yaralanmasına ve evsiz kalmasına sebep oldu. 11 Eylül 1957´de Ankara´da meydana geldi. Hatip Çayı Vadisi´nin yerleşime açılması yüzünden çayın taşkın kapasitesi azalmış, havzanın doğal dengesi bozulmuştu. Meydana gelen selde 169 kişi hayatını kaybetmiştir.

Bu sel, aşırı hava kategorisinin bir parçasıdır ve iklim değişikliğinin en büyük yan etkilerinden biridir. Daha eski terimler basitçe 'küresel ısınmaya' atıfta bulunurken, bilim adamları artık bu ısınmanın iklimi ve hava durumunu tüm yönleriyle etkilediğinin ve dünya çapında tehlikeli aşırı hava olaylarının miktarlarında ciddi bir artışa neden olduğunun farkındalar.

Tropik fırtınaların, kasırgaların ve musonların yoğunluğu son zamanlarda önemli ölçüde artmıştır. Kasırgalar, tüm doğal afetlerin en maliyetlisidir ve son derece yıkıcı olabilir. Ortalama kasırga sayısı aynı kalırken, araştırmalar meydana gelen fırtınaların yoğunluğunun arttığını göstermiştir. Kategori 4 ve 5 fırtınalar bölgesel olarak artmıştır. Aynı fırtınaları kasırga eğilimli bölgelerde görüyoruz, ancak atmosferdeki daha yüksek yağış seviyelerinin yanı sıra okyanus sıcaklıklarındaki artışın neden olabileceği artan yoğunlukta görüyoruz, çünkü sıcak yüzey suları bu fırtınaların oluşumunda birincil faktördür. 

Yükselen Deniz Seviyeleri

İklim değişikliği nedeniyle yükselen deniz seviyeleri, kıyı şehirleri ve adalar için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bir belgesel kanalı olan National Geographic’te yayımlanan bir çalışmada, tüm buzulların erimesi halinde mevcut okyanus seviyelerinin 65 metre kadar yükseleceği, yıllık sıcaklık ortalamasının ise 14 dereceden 26 dereceye kadar yükseleceği öngörülüyor. Yayımlanan çalışma, küresel ısınma artışının 12 dereceye ulaştığı ve dünyadaki tüm buzulların istisnasız erimesi ihtimaline dayandırılıyor. Bu sürecin de önümüzdeki 5 bin yılda tamamlanacağı öngörülüyor.

Tüm bu değişikliklerin yanı sıra okyanus suyu sıcaklığı da yükseliyor ve okyanuslar daha asidik hale geliyor. Benzer şekilde, küresel olarak daha yüksek sıcaklıklar buzulların ve kutuplardaki buzulların küçüldüğü ve eridiği anlamına geliyor. Bu iki büyük soruna neden oluyor.

İlk olarak, buzun erimesi, kutup hayvanları için buzul manzaralarının ve yaşam alanlarının kaybına neden oluyor. Ayrıca buz eridikçe, güneşi buzdan daha güçlü yansıtan daha fazla açık su oluşturur ve bu süreci daha da hızlandırır.

İkinci önemli sorun ise, buz eridikçe etrafındaki suyu yerinden oynatarak okyanusların yükselmesine ve deniz seviyelerinin yükselmesine neden olmasıdır. Okyanuslar su döngüsünde kilit bir rol oynar ve bu değişim, bu döngünün dikkatli dengesinde bozulmalara neden olabilir.

Kalıcı Etkiler

Genel olarak, su döngüsü hem Dünya'daki yaşam için hayati öneme sahiptir hem de iklimdeki küçük değişikliklerden büyük ölçüde etkilenir. İklim değişikliğinin devam etmesi ve aslında her yıl görünüşte artmasıyla birlikte küresel sıcaklık artmaya devam ediyor. Bu, su döngüsünü dünyanın her yerinde toplu kuraklıklardan ani sellere ve daha yoğun yıkıcı hava ve fırtınalara kadar çeşitli şekillerde kendisini göstermektedir.

Sıcaklıklar yükseldikçe ve su döngüsü hızlandıkça, hava durumu daha da öngörülemez hale geliyor ve koşullar giderek daha aşırı hale gelmekte. Dengeyi sağlamak yerine, kuraklıklar daha da kötüleşecek, diğer alanlar sular altında kalacak ve fırtınalar giderek daha fazla hasara yol açma tehdidinde bulunacak. Bir değişiklik olmazsa, dünyadaki tüm yaşamın dengesini sağlayan su döngüsü, giderek daha fazla risk oluşturur hale gelecektir. O halde, bu iklim sorunlarını düzeltmek için bazı değişikliklerin yapılması ve böylece su döngüsünün doğal dengesini kazanmasına yardımcı olmamız gerekmektedir. Türkiye ve Dünya milletleri acil önlemler almaz ise ülkemizde dahil birçok şehir ve hatta ülke sular altında kalabilecektir. Düşünün İzmir ve kıyı şeridinde yer alan şehirlerimiz sular altında ! Hollanda gibi bir ülke olmayacak, Venedik ? Birçok insanın önemsemediği bu durum sadece bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Dünyamız güneş gibi bir kaynaktan yararlanarak bize hayat sunmakta, peki bizler gelişen teknoloji ile fosil yakıtları bırakabilir ve yeni enerji kaynakları üretebilecek miyiz, bunu bize zaman gösterecek.



Yazar: Ahmet TAŞÇI


Fotoğraflar: https://www.varoku.com/ - İnternet haber - T24 - https://www.egitimsistem.com/ - https://afrialliance.org/

Türkiye Yaban Hayatı

Katılma Tarihi: 2019-09-04 20:35:05