DÜNYA SOKAK HAYVANLARINDAN İBARET DEĞİLDİR.
Sokaklarda yaşayan, kedi ve köpek sevgisi, hayvan severlik değildir. Neden ?
Sokak hayvanları çevreyi çeşitli şekillerde etkilemektedir ve bu konu çevresel tartışmalarında sıklıkla göz ardı edilmektedir. Sokak hayvanlarının çevreyi nasıl etkilediğini anlamak, onların etkilerini azaltacak etkili önlemlerin uygulanması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu yazıda, başıboş hayvanların çevreyi etkilemesinin en yaygın yollarından bazılarına bakacağız ve bu etkileri sınırlamaya yönelik fikirleri sunacağız. Sokak hayvanlarının çevresel dinamikleri etkilemesinin başlıca yollarından biri aşırı nüfus artışlarıdır. Başıboş hayvanlar, özellikle başıboş kedi ve köpekler, yiyecek ve su gibi doğal kaynakları tüketerek yerel ekosistemler üzerinde olumsuz etkilere sebep olmaktadırlar. Bu aşırı nüfus aynı zamanda kaynaklar için yaban hayatı ile rekabetin artmasına da yol açmaktadır.
Sokak, kedi ve köpeklerinin çevre üzerindeki etkisi yaban hayatı ile olan etkileşimlerinde açıkça görülmektedir. Sokak kedi ve köpeklerinin yerli türleri avlaması, biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve ekolojik dengenin bozulmasında büyük etkilere sebep olmaktadır. Benzer şekilde, diğer başıboş hayvanlar da yaşam alanı ve yiyecek için yabani hayvanlarla rekabet ederek yerel ekosistemleri bozmaktadır.
Sokak hayvanlarının etkisi halk sağlığınıda tehdit etmektedir. Sokak hayvanları, hem yaban hayatını hem de insan popülasyonunu etkileyebilecek hastalıkların ve parazitlerin yayılmasına ciddi derecede olumsuz katkı sağlamaktadır.
Özellikle son 20 yıl içerisinde, bazı grupların, hayvan besliyoruz başlığı altında, doğaya verdileri zaraların inanılmaz boyutlara ulaştığının farkında değiller. Yerel yönetimlerin, rehabilitasyon merkezlerinin yetersiz oluşundan dolayı resmen bir yarış halinde olduklarını üzülerek görmekteyiz. Ormanlık alanlar canlı hayvan çöplüklerine dönüşmüş durumda, yerel makamlar topladıkları sokak hayvanlarını, ilçe ilçe gezip buldukları alanlara bırakmaktalar, hatta öyle ki, Anadolu yakasında olan bir köpek, Avrupa yakasında, Avrupa yakasında küpelenen ise Anadolu yakasında. Durum o kadar kötü ki resmen bir sokak hayvanları taşıma savaşı yaşanıyor.
Sokak hayvanlarının artan popülasyonları yaban hayatı olumsuz yönde etkilemekte, hiç dikkat ettiniz mi 20 seneye öncesinden günümüze eskisi gibi, kertenkeleler, serçeler, güvercinler var mi, hatta her yağmurdan sonra oraya çıkan kurbağalarımız ? Her geçen gün şehir hayatında türler azalmakta ve canlılar arasında ki rekabet ise sokak hayvanları tarafından kazanılmış durumda. Bu gidişle birçok tür yok olma seviyesine gelecek.
Yok olan türlerin ardından bizleri ne bekliyor olabilir ? Bunları hiç düşündünüz mü ? İnsanlık tarihi boyunca, insan hiçbir zaman doğaya karşı verdiği savaşı kazanamamıştır. Tarihteki örneklerine baktığımızda, böcek istilaları, kemirgenlerin sayısındaki artış vs gibi şeyler bizlerin yaşanmış ve yaşanmaya devam eden örnekleridir.
Canlıların dünyamızdaki görevlerini çok iyi bilmeliyiz. Şöyle bir örnek verirsek, Kertenkele. Kertenkeleler azalırsa ne olur ? Kertenkeleler hangi canlıları besin olarak tüketir ?
Bunu hiç düşündünüz mü ? Sinekler ? Yılanlar ?
Sözüm ona hayvanseverler, doğanın içinde olan ve gerçek sahiplerini görmüyor ya da görmek istemiyorlar, bu nasıl hayvan severlik ? Sevginiz sadece sokakta yaşayan kedi ve köpekler ise, adınızı kesinlikle değiştirmelisiniz. Sokak kedi ve köpek severleri !
Barınak adı altında ormanları çöplüğe çevirdiklerinin farkında bile değiller, bu nasıl bir sevgi ? Onlarca araba ile vahşi doğanın içinde ne işiniz var ? Hele o birde yanınızda getirdiğiniz tavuk vs karton ve poşetleri ? Sevginiz sizin olsun, bu sevgi değil, bir bir ihanet.
Neden ?
Yanınızda getirdiğiniz, kırmızı ve beyaz et artıkları, sineklerin üremeleri için inanılmaz şartları sağladığını biliyor muydunuz ? Bu sineklerin ise birçok hastalığı da taşıdığını ve yaydığını ? Bu hayvan severlik değil, ihanet.
Gerçek manada samimiyetinize inansak, bireysellikten çıkıp topluca hareket edersiniz. İstanbul Anadolu yakasının birçok bölgesinde, köpek alanları mevcut ve bunlar belli gruplarca ziyaret edilmekte, farklı bir yerde ise bir başkası. Tonlarca mama kontrolsüz ve ölçüsüzce alanlara bırakılıyor ve sonrasında neler olmuş kimsenin umurunda değil.
Birazcık düşünü, biz doğru mu yapıyoruz ?
Mama lobilerine de birkaç sözüm var. Çok da hak ettiniz çünkü, Mamak satmak uğruna, yapılan bu yanlışları neden görmüyorsunuz ve satışlarınızı kısıtlamıyorsunuz ? Sizlerin bilgilendirmesi ve doğru yönlendirmesi sonucunda yapılacak olan çalışmalar sizi etkilemeyecek. Bakın yine aynı hayvan sayısı ve yine tüketilen aynı kiloda mama.
Tüm sokak hayvanları dernekleri bir çatı altında toplanmalı, bu dernekleri kuranların, derneklerde çalışanların maaşları incelenmeli ve en önemlisi, dernek gelirlerinden elde edilen paralarla, devletin tahsis edeceği alanlara, modern barınaklar neden yaptırılmıyor. Ormanlar kimsenin çöplüğü değildir, yaban hayatı canlılarına eziyet edemezsiniz ve alanların mevcut ekosistemine zarar veremezsiniz. Bu yaptıklarınızı bir de gelişmiş ülkelerde yapmaya kalkın bakalım, sizi acaba hangi ağır cezalar bekliyor gürürsünüz.
Devlet ise, projeler geliştirmeli ve sokak canlılarının sahiplenilmesi konusunda birşeyler yapmalı. Örnekler verirsek, vatandaş evsiz bir canlı sahiplenir, sahiplenen bu canlı sahibine cip sistemi ile kaydedilir, belirli aralıklarla devlet tarafından veterinerlik hizmeti sağlanır, eğer herşey yolunda giderse devlet olarak bu kişiye, vergi indirimi başta olmak üzere bazı ayrıcalıklar sağlayabilir.
Sokak hayvanları sadece doğaya zarar vermiyor, ayrıca insan hayatınıda riskli hale getirmekte, son zamanlarda gerek ulusal basın başta olmak üzere, sosyal medya aracılığı ile birçok görüntü paylaşılmakta, bu görüntülerde insanların nasıl saldırıya uğradığını hepimiz görmekteyiz. Bu saldırılar olduğunda, nerede bu sokak hayvan severleri ? Mama dağıtmak dışında ne yapıyorlar ? Yaralanan insanların evlerine gidip bir ziyaret ettiklerini duydunuz mu ? Ya da hayvanları telef olan üreticilerin kayıplarını karşıladıklarını duydunuz mu ? Hayır.
Çok acil bir şekilde bir çalıştay yapılmalı ve bir rapor çıkarılmalıdır. Devlet olarak halk doğru bilgilendirilmeli ve buna göre kuruluşların faliyetlerinin belirlenmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.
YAZIMIZDA HERHANGİ BİR KURUM YA DA DERNEK KÖTÜLENMESİ AMAC EDİNİLMEMİŞTİR. SADECE GERÇEKLER DİLE GETİRİLMİŞTİR
Ahmet TAŞÇI
Yaban Hayatı Koruma Derneği Başkanı